Share This Article
Aslında bu maçla ilgili değerlendirmelerime “Yazık oldu” diyerek başlayacaktım. Ama Beşiktaş’ın maçın sonlarındaki oyun anlayışını görünce “Yazıklar olsun” demeyi daha uygun buldum. Galatasaray 34’üncü dakikadan itibaren 10 kişi oynamasına ve hafta içinde yorucu bir Liverpool maçı geçirmiş olmasına rağmen rakibine baskı yapmaktan çekinen ve 1-1’e razı görünen zihniyete bu tepkim. Galatasaray’la arasındaki 6 puanlık farkı 3’e indirmeye çalışmak yerine, yenilebilecek bir golle 9 puan geriye düşme korkusunu yaşadığı çok net anlaşılıyordu Beşiktaş’ın. Bu çekinceyle maçın son dakikalarında 10 kişi rakibine karşı o kadar geriye yaslandı ki Beşiktaş, yemekten korktuğu bu golü de kalesinde görecekti az kalsın.
Maçın büyük bölümünde topu rakibine veren Beşiktaş, 1-1’den sonra daha çok pas yapmaya başladı. Tabii bunda Galatasaray’ın geriye çekilmeyi tercih etmesinin de etkisi oldu. Ama Beşiktaşlı futbolcular topa sahip oldukları bu dakikalarda da çoğunlukla risk almaktan kaçındı. Nadiren risk almaya çalıştığı anlarda da kolay pas hataları yaptı. Beşiktaşlı futbolcuların birçoğunun ceza sahası içinde ya da çevresinde eli ayağına dolaştı. Bu acemice görüntüler Beşiktaş’a yakışmadı.
Yenilen golde de böyle bir tablo gördük. Ndidi’nin kaptırdığı toptaki baskı, klasik bir Torreira baskısıydı. Beşiktaşlı futbolcuların geriden top çıkarmaya çalışırken en fazla dikkat etmesi gereken nokta, Torreira’nın yapacağı bu şok baskılardı.
Sergen Yalçın da Davinson Sanchez’i seçerdi
Maçın 33’üncü dakikasında Sergen Yalçın’a rakipten bir oyuncu çıkarma hakkı verseler belki de ilk tercihi Davinson Sanchez olurdu. Ama Beşiktaş, Davinson’un atılmasının yarattığı birçok handikabı kullanamadı.
Davinson atıldığında, Liverpool maçında olduğu gibi bu karşılaşmaya da sağ bek başlayan Singo da sakatlık nedeniyle oyundan çıkmıştı. Bu yüzden Galatasaray, atılan Sanchez’in yerine stopere geçebilecek olan Singo’yu da bu mevkide değerlendiremedi. Davinson ve Singo’suz Galatasaray savunmada Beşiktaş’a karşı kurmuş olduğu hava topu üstünlüğünü kaybetti. Bu oyunculardan Singo, El Bilal Toure’ye karşı; Davinson ise Abraham’a karşı havadan üstünlük sağlıyordu. Singo çıkıp Sallai girdikten sonra özellikle de Mert Günok’un Toure’nin bulunduğu bölgeye doğru gönderdiği uzun topların neredeyse tamamını almayı başardı Fildişili forvet. Beşiktaş’ın bu oyuncunun Sallai’ye karşı kuracağı üstünlüğü tahmin ederek bu avantajı kullanmak istediği aşikârdı. Aynı taktiği Galatasaray da maç boyu Barış Alper Yılmaz’a Uğurcan’ın ayağından gönderdiği uzun toplarla denedi ve genelde de istediğini aldı. Davinson ve Singo’nun çıkması, Galatasaray’ın duran toplardaki etkisini de azalttı.
Beşiktaş forvetleri Lemina’yı zorlayamadı
Beşiktaş, Okan Buruk’un Lemina’yı stopere çekmesini ise hiç değerlendiremedi. Abraham bu oyuncudan hava topu almakta da zorlandı. Lemina’nın stopere geçmesi, 10 kişi kaldıktan sonra risk alan Galatasaray’ın savunmaya dönüşlerinde de lehine oldu. Lemina, süratiyle Beşiktaş’ın geçiş hücumlarında kritik müdahalelerde bulundu.
Beşiktaş’ın ileride pres yapmaması, 10 kişi oynayan Galatasaray’ın birinci bölgeden oyun kurarken Uğurcan’ı stoper gibi kullanmasına da imkân tanıdı. Uğurcan’ı birçok kez kendi yarı sahasının ortasında takım arkadaşlarıyla paslaştığına şahit olduk. Galatasaray bir kişi eksik oynamanın handikabını bu şekilde azaltmaya çalıştı.
Birkaç cümle de maçın hakemine. İkinci yarıda oyun uzun süre durmuş olmasına rağmen maçın sonuna sadece dört dakika eklemesi, tipik bir derbi hakemi uygulamasıydı. “Ne şiş yansın ne kebap” düşüncesiyle maçı berabere bitirmeye çalıştı. Bu eyyamı maçın geneline de yaydı. Davinson’a çıkardığı kırmızı karttan sonra skor 1-1 olana dek takdir haklarının tamamına yakınını Galatasaray lehine kullandı. Maçta Beşiktaş’ın aleyhine verilen kararların birçoğunun tekrarının ekrana getirilmemesi de ilginçti. Daha önceki maçlarda daha tartışmasız pozisyonların bile defalarca tekrarının gösterildiğini biliyoruz. Rejinin bu maçta neden böyle bir tutum sergilediğini anlamak güçtü.
6 puan fark kapanabilir
Sonuç olarak Galatasaray’ı bu kadar dezavantajlı hâlde yakalamasına rağmen 3 puan alamayan Beşiktaş millî maç arası öncesi büyük bir fırsat tepti.
Bu maçtan önce Beşiktaşlı taraftarlar muhtemelen Galatasaray deplasmanından çıkarılacak 1 puana razı olurdu. Ama maçın gidişatı, bu beraberliğe üzülmelerine sebep oldu. Her şeye rağmen Beşiktaş liderle arasındaki puan farkını koruduğu ve sezonun ikinci yarısında Galatasaray’ı kendi evinde ağırlayacağı için çok da umutsuzluğa kapılmaya gerek yok. Galatasaray’ın özellikle de zorlu Şampiyonlar Ligi maçlarının öncesinde ve sonrasında puan kayıpları yaşaması sürpriz olmaz. Ayrıca Galatasaray deplasmanında ilk yarıda ortaya koyulan futbol, Beşiktaş’ın potansiyelini de gösterdi. Değiştirilmesi ve/veya geliştirilmesi gereken ise oyun mantalitesi. Bu durumda Beşiktaş şampiyonluk için şansını sürdürecektir.