Share This Article
Beşiktaş GAIN, EuroCup’ta sezonun ikinci maçında evinde ağırladığı London Lions’ı rahat mağlup etti ve ilk galibiyetini aldı. Siyah beyazlıların 1 Cumhurbaşkanlığı, 2 Basketbol Süper Ligi ve 2 de EuroCup maçı oynadığını düşünürsek elimizde sezona nasıl başlandığını değerlendirebilecek yeterli veri oluştu. Peki Beşiktaş’ın şu ana kadar iyi ve kötü gözüktüğü yanlar neler?
Pota Altı
Sezon öncesi değerlendirmesinde de Ante Zizic, Ismael Kamagate ikilisinden oluşan pota altının bu seviye için oldukça kaliteli olduğunu söylemiştik. Şu ana kadar oynanan maçlarda da bu ikili farkını hissettirmeye başladı. Zizic henüz fiziksel olarak çok hazır değil ve bu durum savunmada sorun yaratabiliyor. Fakat yaşını düşündüğümüzde şu anda %100 hazır olmaması son derece normal. Buna rağmen pozisyon bilgisi, post oyunundaki etkinliği ve çember etrafındaki bitiriciliğiyle Beşiktaş hücumuna farklı alternatifler katıyor. Lions maçında da repertuarındaki farklı bitiricilik yöntemlerini sıkça gösterdi. Kamagate ise atletizm ve çember savunuculuğu konusunda Beşiktaş’a ilaç gibi geliyor. Özellikle Mersin’le oynanan maçta neler yapabileceğini gösterdi. Lions maçında da çember altında oldukça etkiliydi. Potaya yarattığı dikine tehdit ise şutörlere müsait pozisyonlar hazırlıyor. Potansiyelini sahaya yansıtabilirse kesinlikle EuroLeague seviyesinde bir pivot olduğunu söyleyebiliriz.
Hücum Gücü
Dusan Alimpjevic, geçtiğimiz sezonki takımla birlikte işin hücum yönünde etkili olmanın keyfini aldı. Bu sene de bunu geliştirmeye yönelik hamleler yapılmıştı. Şu ana kadar oynanan maçlarda bunun sonucunu da görüyoruz. Üstelik takım henüz hala uyum aşamasında ve Conor Morgan gibi bir silahtan da sakatlığı sebebiyle faydalanamıyor. Buna rağmen son 2 resmi maçta 99 sayı üreten bir takım görüyoruz. Her ne kadar geçtiğimiz seneki gücünde olmasa da yine de iyi sayılabilecek bir test diye nitelendirebileceğimiz London Lions maçında tam 8 oyuncu 7+ sayı üretti. Bu istatistik de, sahada izlediğimiz oyun da bize şunu gösteriyor: Beşiktaş’la oynayan rakipler darbenin kimden geleceğini kestirmekte güçlük yaşıyor. Pota altından zaten bahsetmiştik. Sezona iyi giren Devon Dotson ve biraz yavaş başlayan Jonah Mathews, bu seviye için üst düzey skorerler. Hem içeriden hem dışarıdan hem de orta mesafeden kendi skorlarını bulabilirken takım arkadaşlarına da yaratabiliyorlar. Keza biraz yavaş başlasa da Anthony Brown da hücum konusunda çok meziyetli bir oyuncu. Vitto Brown, Yiğit Arslan ve Conor Morgan gibi oyuncular da sahada doğru yerlerde durup alan açabilen ve boş kaldıkları anlarda cezaları kesebilecek isimler. Kısacası Beşiktaş skor bulma konusunda problem yaşamasını beklemediğim tarzda bir takım ve şu ana kadar da bunu göstermeyi başardılar.
Maç İçi İstikrar
Beşiktaş için en göze çarpan eksilerden biriyse maç içerisinde çok fazla iniş çıkış yaşayan bir takım olması. Tabii ki birçok oyuncusu yeni gelmiş bir takım için sezonun bu noktasında böyle bir durum oluşması normal görülebilir. Fakat bu kadar keskin inişler ve çıkışlar olması da biraz endişe verici. Örneğin Fenerbahçe Beko maçında fark 30’lara dayanırken sahada yokları oynayan bir Beşiktaş varken farkın kapandığı ve oyuna ortak olunan dönemde ise sahanın her yanında etkin bir Beşiktaş vardı. Keza Mersin maçında da ilk yarıda çok iyi bir Beşiktaş varken ikinci yarıyı rölantide geçiren ve rakibini bir şekilde işin içinde tutan bir Beşiktaş vardı. Bunun önemli etmenlerinden biri de hücumda yapılan acele veya yanlış tercihler diyebiliriz. Beşiktaş’ın özellikle geçiş hücumlarında yapılan tercih hataları, siyah beyazlıların potasında kolay sayı olarak geri dönüyor. Bu noktada Mathews’un yanı sıra Lemar’ın da sezona iyi başlayamamasının etkisi var. Bunun yanı sıra Beşiktaş’ın savunmada vitesi düşürdüğü anlarda da hücumu da bundan çok olumsuz etkileniyor. Özellikle Zizic’in de oyunda olduğu bölgelerde kısaların topa yapacağı baskının önemi daha da artıyor. Keza geçen sezonda da oldukça can yakan kolay faul yapma alışkanlığının da bir an önce sonlandırılması gerek.
Kısaca toparlayacak olursak Fenerbahçe Beko maçının ilk yarısı ve Lietkabelis maçları hariç Beşiktaş sezona iyi bir başlangıç yaptı demek yanlış olmaz. Türk Telekom gibi sezonun önemli ekiplerinden biri mağlup edildi, Mersin deplasmanı kayıpsız geçildi ve London Lions karşısında sorun yaşanmadı. Özellikle EuroCup’ta oynanacak karşılaşmaların önemi çok yüksek. Bu noktalarda alınabilecek hesapta olmayan mağlubiyetler sezonun ilerleyen kısımlarında çok can yakabilir. Dolayısıyla Avrupa’da kayıpların minimumda tutulması şart. EuroLeague fırsatının bu kadar yakın olduğu bir sezonda camianın tüm paydaşlarıyla birlikte konsantrasyonunun en üst seviyede olmasına ihtiyaç var. Dusan Alimpjevic ve öğrencileri bunu fazlasıyla hak ediyor.