Share This Article
Süper Lig’in açılış haftasında oynanması planlanan ancak Beşiktaş’ın St. Patrick eşleşmesinden dolayı ertelenen maçta Sergen Yalçın’ın öğrencileri, bir hayli eksik bir kadroyla sahaya çıkan Kayserispor’a karşı maçı ilk yarıda kopartırken alışılagelmişin dışında, daha reaktif bir oyun planını devreye sokarak gelecek adına umut verdi. Beşiktaş, ev sahibi takımın eksik rotasyonundan dolayı rekabetçi kalamadığı 90 dakikayı hazırlık maçı edasıyla sürdürse de maç sonu ortaya dikkat çekici bir istatistik çıktı; Süper Lig’de bu sezon ilk kez bir müsabakayı 400 pas denemesinin altında denemede bulunarak tamamlayan Beşiktaş aynı zamanda ilk kez kalesini gole kapattı ve bu sezonki en farklı galibiyetini aldı. Bu performans, Beşiktaş’a karşı topu domine etmek isteyen rakiplerin oyun metodlarını gözden geçirmelerini sağlayabilir.
Kayserispor’un dün sahaya sürdüğü 11’in toplam kadro değeri 9 milyon euro civarındaydı ve muhtemelen bir Süper Lig takımının bu sezon daha düşük bir kadro değeriyle sahaya çıktığını göremeyeceğiz. Dolayısıyla Beşiktaş’a dair bu maçtaki övgülerin tamamını rakibin çok zayıf olduğu gerçeği ile harmanlayarak aktarmamız gerek. Üstelik aradaki farkı kadro değerlerinin ötesine taşıyan teknik direktör tercihleri de vardı. Markus Gisdol’un yetenek tavanı sınırlı bir 11’e birinci bölgede top yaptırmaya çalışması ve nispeten savunma hattını orta saha çizgisine yakın kurarak ön/orta alan baskısı yaptırması Kayserispor’u direnç seviyesi çok düşük bir takım haline getirdi. 5-4-1 saha içi dizilişiyle oynayan Kayserispor’un ileriye çıkan kanat bekleri ve stoperleri arasındaki boşluklara ciddi sızmalar yapan Beşiktaş’ın savunma arkasına koşu talep edeceği, hız ve direktlik temelli oyun planında da Rafa Silva’nın yıldızlaşacağı bariz gibiydi ve beklenen oldu.
Cengiz Ünder, El Bilal Toure, Vaclav Cerny ve Jota Silva gibi hücum oyuncularından mahrum çıktığı bir akşamda aslında Beşiktaş’ın ilk 11’i ve dizilişi de epey merak konusuydu. Hafta başında çıkan haberler Göztepe maçında ayakta kalan birkaç isimden biri olan Demir Ege’nin ilk 11’de Ndidi’nin partneri olacağı yönünde olsa da Sergen Yalçın Kayserispor’un savunma düzeninden dolayı meydana gelmesi muhtemel aksaklıkları daha fazla tehdit edebilmek için Rafa’yı forvet olarak kurgulayıp orta sahayı Orkun-Ndidi ile toparlamaya karar verdi. Maça sağ içten farklı olarak sol içe yakın başlayan ve Beşiktaş’ın ilk kez forma şansı verdiği Devrim Şahin’in +1’i gözüken Rafa Silva, özellikle sol iç koridordan attığı koşularla Kayserispor’un savunmasını tek başına deldi. Ancak Beşiktaş hücumunda, kariyerinde ilk kez bir maçta 3 gol aran Rafa Silva kadar öne çıkan diğer bir oyuncu Orkun Kökçü’ydü.
Beşiktaş’ın oyunun yönünü hızlı çevirmek ve kısa sürede rakip kaleye ulaşmak isteyen oyun planını maçın henüz ilk aksiyonunda gördük. Santra vuruşunun ardından -Tammy Abraham’ın da beden diliyle vurguladığı kadarıyla- Beşiktaş topu hızlı çevirerek rakip baskının da düzensiz hareket etmesini sağladı ve maçın henüz ilk dakikasında Rashica’nın pasında Rafa ile gole yaklaştı. Beşiktaş’ın yerleşik savunmaya karşı hazırladığı pozisyonların birçoğunda direkt katkısı bulunan Orkun’un bu maç savunma arkası koşularını ödüllendirme konusunda da en iyi günlerinden birini geçirdiği kesinlikle ifade edilebilir. Rafa’ya yaptığı muazzam asistin yanında Beşiktaş’ın build-up’ında da aktif görev alan Orkun, nispeten daha kapalı savunmalara karşı rakip kale önünde bulunması gereken bir oyuncu olsa da düzensiz baskıyla karşılaşıldığı maçlarda oyunu yönetme konusunda Beşiktaş’ın olmazsa olmazı konumunda.
Kayserispor karşısında Beşiktaş’ın genellikle topu rakipten kısa sürede kapıp kaleye gitmeyi amaçlayan, press temelli bir oyun kurguladığını izlesek de kalecisiyle birlikte oyun kurduğu sekanslarda da dikkat çekici alt başlıklar vardı. Enzo Maresca’nın Leicester City’yi şampiyonluğa taşıdığı Championship sezonunda genellikle derin oyun kurucu Harry Winks’in yardımcısı olarak sağ bek Ricardo Pereira’yı merkeze çektiğini ve Wilfred Ndidi’ye oyun kurma şemasında aktif rol vermediğini daha önce görmüştük. Sergen Yalçın’ın Ndidi’li oyun planlarında gördüğümüz kadarıyla Beşiktaş’ın oyun kurma şablonunda da Ndidi pas istasyonu olan oyuncudan ziyade dönen toplara yoğunlaşan bir merkez oyuncusu olarak kalacak ve Beşiktaş Orkun Kökçü’yü +1 getirerek oyun kuracak. Rakibin Orkun’a 1v1 oynadığı ve pasifize ettiği maçlarda Ndidi’nin çift pivotu tamamladığını görmemiz mümkün olsa da bence de Ndidi’nin toplu oyundaki en iyi kullanımına Sergen Yalçın da vakıf olmuş gözüküyor. Ndidi’yi tamamen fiziksel olarak korumak için topsuz oyuna yoğunlaştırmak oldukça mantıklı.
Beşiktaş’ta Svensson-Rashica sağ kanadını muhtemelen son kez izledik ancak Svensson özelinde pek konuşulmayan bir detayı da vurgulamak istiyorum. Özellikle Beşiktaş sağ çizgide Svensson üzerinden oyun kurduğu esnada Norveçli oyuncunun merkeze yönelttiği pasların birçoğu Beşiktaş’ı rahatlatan aksiyonları ortaya çıkartıyor. Svensson’un baskıyı üzerine çektiği anlarda merkezden kendisini gösteren Rafa, Orkun, Ndidi gibi opsiyonları bulma yeteneği muhakkak Beşiktaş’ın en az bir bekinden alması gereken bir özellik. Bunlar dışında yazıda vurguladığım gibi rekabetçi bir maç olmadığı için daha olumlu cümleleri sezon içerisine saklıyorum. Beşiktaş açısından Göztepe yangınına köpük sıkmak dışında pek bir anlam ifade etmeyen bir maçtı. Gollerin birçoğunun geçiş hücumlarından gelmesi ise ironik ve güzeldi.