Share This Article
İlk yarının son dakikalarında Kocaelisporlu futbolcular Beşiktaş yarı sahasında uzun süreli pas trafiklerine bir yenisini eklerken en çok merak ettiğim istatistik, iki takımın topla oynama oranlarıydı. Devre arasında ilk baktığım veri de bu oldu. Sonuç şaşırtmadı: Yüzde 40 Beşiktaş, yüzde 60 Kocaelispor.
Normal şartlarda Beşiktaş gibi bir takımın kendi evinde ligin son sırasındaki ekibe karşı bu kadar düşük oranda topa sahip olması, tribünlerde homurdanmalara neden olurdu. Ancak skorun 2-0 olması ve ilk 15 dakikadaki çok etkili futbol, bu tepkilerin önüne geçti.
Aslında büyük takımların Türkiye liginde oyunun sadece belli bölümlerinde baskılı futbol oynaması dahi genellikle maçları koparmalarına yetiyor. Bu dakikalar içinde golü bulabilen büyükler, oyunun geri kalanında da geçiş hücumlarıyla farkı artırıyor. İşte Beşiktaş, bu formülün ikinci kısmını gerçekleştiremedi Kocaelispor karşısında. İlk yarıda girdiği pozisyonları beceriksizce harcayan Beşiktaş, ikinci yarıda ise ilk dakikalarda -hem de eski oyuncusu Tayfur Bingöl’ün ayağından- yediği golle strese ve skoru koruma telaşına girdi. Bu telaşa, ilk yarındaki tempolu oyunun ikinci yarıya yansıyan yorgunluğu da eklenince Beşiktaş için koca bir 45 dakika geçmek bilmedi.
Maç sonunda da topla oynama oranlarında üstünlük yüzde 58’e 42 ile Kocaelispor’daydı. Özellikle Fernando Santos dönemindeki “Büyük takım böyle oynamaz” eleştirilerini hatırlatan türden bir orana işaret eden bu istatistik, bir soruyu daha beraberinde getirdi: Beşiktaş topu rakibine taktik icabı yani kasten mi verdi, yoksa oyunun devamı mı bunu getirdi? Bir başka deyişle bu bir tercih miydi, yoksa zorunluluk mu?
Sergen Yalçın daha önceki demeçlerinde Beşiktaş’ın özellikle iç saha maçlarında topa sahip olarak oynaması gerektiğini belirtiyordu. Kocaelispor maçında Beşiktaş’tan böyle bir oyun görmememiz, Sergen Hoca’nın da bazı düşüncelerinin değiştiğini gösteriyor gibi. Birlikte daha fazla vakit geçirdikçe takımını ve oyuncularını daha iyi tanımış olabilir. Özellikle Kayserispor maçında atılan gollerin büyük bölümünün de geçiş hücumlarından geldiğini görünce, kafasında yeni bir taktik belirlemiş olması muhtemel.
Sebebi ne olursa olsun, her hâlükârda Beşiktaş’ın bu maç sadece 15 dakika sahaya yansıtabildiği baskılı oyununun süresini önümüzdeki karşılaşmalarda artırması lazım. Bunun için de zaman gerektiği şüphesiz. Ama doğru yolda olunduğunu söyleyebiliriz.