Tüm Yazıları
Ole Gunnar Solskjaer döneminde Beşiktaş’ın futboluna dair medya ve taraftarlardan en çok duyduğumuz eleştiri, siyah-beyazlıların “büyük takım futbolu” oynamadığıydı. Burada büyük takım futbolu olarak söylenmek istenen başlıca şey, topa sahip olmak. Elbette Solskjaer bu tarz bir futbolun ustası sayılmazdı. Ancak ısrarla görmezden gelinen şuydu ki, Beşiktaş da böyle bir futbol oynamak için yeterli teknik kaliteye…
Sergen Yalçın’ın bir önceki Beşiktaş döneminde, şampiyonluk sezonundan hatırladığımız bir saha içi düzen vardı: Savunma hattı orta saha çizgisine kadar basar, bekler hücuma katılır, orta saha üçlüsü defansif açıdan güvenilir bir ikiliden ve daha yaratıcı üçüncü bir orta saha oyuncusundan oluşur, kanatlardan biri daha hazırlayıcı, diğeri daha bitirici tipte olur, merkez forvet de hem ceza…
Maç öncesi ilk 11’ler açıklandığında Solskjaer’in bir sürprizi vardı; Beşiktaş’ın başına geçtiği günden beri ilk defa üçlü savunmayı tercih etmişti. Bunun birkaç sebebi olabilirdi.
Birincisi; Svensson’un sakatlığı nedeniyle Lozan’a götürülmemesi ve Taylan’ın takıma çok yeni katılmış olması. İkincisi; Jurasek’in üçlü savunmanın kanat beki olarak oynamaya daha yatkın olması, Rashica’nın da geriden alan bulduğunda daha etkili…